28 Eylül 2012 Cuma

Özgür Olmaya Çalışmak ya da Özgürleştirebilmek

Meryem Öğretmenim ve Çağan
 
Çağanla oynadığımız oyunlara ilişkin yazdığım iletilerimden birine yorum bırakan sevgili takipçim Serap hanım'ın yorumu üzere;

Sen Süper Annesin :)
nasıl güzel bir enerjidir, eğlenmedir,eğitmedir, öğretmedir bu. Kirlendi, dağıldı, taşdı, döküldüye takılmadan bir insan ancak bu kadar özgür olabilir, özgürleştirebilir etrafındakileri.Tebrik ediyorum :)) 
______________________________________________

Bu blog'un amaçlarından biride annelere fikir vermek, onlarla paylaşımda bulunabilmekti benim için.
Gerçekten düşünceleriniz beni çok mutlu etti çok teşekkür ederim.
Kendimce birşeyler yapıyorum, acemide olsam.

Hayatına çocuk girdiyse ve hala temizlik düzene takılıyorsan belki de farkına varmadan o küçük çocuğun mutluluklarını çalıyorsundur. Tabiki bu pis evde yaşa demek değil. Herşeyden önce o evde minnacık bir melek var, o öksürse benim ciğerim parçalanır. Şöyle ki! oğlum duvarlarımızı, dolaplarımızı, yer döşemelerimizi, banyomuzu kısacası uygun gördüğü heryeri boyamaktan keyif alıyor. Bende kızmıyorum engelde olmuyorum. Belki de ben engel olmazsam, o geleceğin en iyi ressamlarından ya da mimarlarından biri olacak,  ya da orayı karalayabildiği o boyaları tutabildiği ve kontrol edebildiği için sadece çok mutlu oluyordur, yeteneği fakanda yoktur nereden bilebilirim.
 
İlk duvarıma yaptığı karalamalar hala yerinde duruyor. Sizin için fotoğrafını çekip burada paylaşacağım. Gördüğümde çok şaşırdım, çünkü sürekli eline verdiğim ama onun reddedip attığı boya kalemleri ile  ilk defa birşeyler yapmıştı. Annecim sen çok başarılısın buraya ne çizdin diye sorduğumda "anne" dedi. Oğlum beni çizmek istemiş daha ne olsun.  Varsın 2-3 sene duvarlarım yazılı olsun. Bana ne zararı var.

Ya da kimseye ödünç vermeye kıyamadığım kitaplarımı alıp sayfalarını çevirip içinde resim olmadığı halde inceleyip okuma numarası çekerken aniden birşeye kızıp yırtmaya başlayabiliyor. Oğlumdan dahamı kıymetli asla, okumadım mı! eee daha ne dert edeyim, belki de onlarla oynarken kitap sevgisini alacak ve okumayı çok sevecek, ya da yeteneği olduğundan oğlumun gelecekte yazacağı kitaplar dünyanın dörtbir yanında basılacak, onlarca dilde çevirisi yapılacak.  Derken Çağan yırtmaları bıraktı. Şimdi O, A, B, S C F, D diye çok tanıdığı birkaç harfi sayfalardan bulup parmağıyla göstererek okuyup göz ucuylada beni süzerek bak anne bende okuyorum edasıyla, şımarıyor. Son sayfayıda okuduktan sonra kapağı kapatıp anne bippi (bitti) demesi yok mu? İşte o dünyalara bedel.

Şu hayatta hiçbir insan çift yaratılmamış kimse kimseye benzemiyor. Herkesin kaşı gözü farklı, eli ayağı farklı, kafasının içi farklı. Öyleyse herbir insan kendi kategorisinde eşsiz değerli. Ben insanları ilk tanıdığımda onlara ortalama herkese duyguğum saygıyı duyar, bunun yanında da gereken değeri veririm, ama zamanla o insan verdiğim değeri ya arttırır ya da aşağıya çeker. Ama söz konusu çocuklar olduğunda onlar dünyanın en kıymetlileri ve en iyilere layıklar, onların düşüncelerine saygı duyup dinlemek, istediklerini kontrollü şekilde yerine getirmek için çaba sarfetmek gerekli. Başka türlü nasıl öğrenebilir ki! Çocuğa bak bu süt sıcak deyip vermiyorsa sıcağı öğrenemez, içmesine değil ama parmağıyla test etmesine izin versek, ne o ağlayacak ne siz üzüleceksiniz. Bir kere onlara konuşarak herşeyi çözebileceklerini hissetirebilmeyi başarırsak, o çocuğun ömrü boyunca sırtı yere gelmez. Her işin altından kalkar. İşte bunu yapabilen ailelerin çocukları hep çok başarılı olmuşlar. Neden bizim çocuklarımızda olmasınlar.
 
Sevgilerimle,
 
Nana


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz en kısa zamanda yayınlanacaktır.
Sevgiler
Nana