9 Nisan 2012 Pazartesi

Ah Çağan, Ahh!

Dün sabah başımıza gelenler bana çok büyük ders verdi,

Her gün olduğu gibi, Pazar sabahı erkenden kim ayaklanır tabiki Çağan, saat 6 da ayaklandı kuzum, bağırdı, duymamazlıktan geldim, saçlarımı okşadı, hissetmemiş gibi yaptım, öptü tınlamadım, burnuma ve gözüme  parmağını bile soktu en son yumruklar iş başına deyince uyanmam diyemedim. 

Başladık sabah şarkımızı söylemeye;
   Sabah kalkınca ilkin evde ayna ararım, 
   Birde tarak bulunca saçlarımı tararım,
   İşte bu benim yüzüm, görüyor iki gözüm,
   Saçımı taradıkça açılır yüzüm gözüm.

Tabi şarkının orjinal versiyonu, bizde biraz daha değişiyor,
   Sabah kalkınca ilkin annemi öperim,
   Sonra banyoya gidip yüzümüde yıkarım,
   Birde tarak bulunca saçlarımı tararım,
   İşte bu benim yüzüm, görüyor iki gözüm,
   Saçımı taradıkça açılır yüzüm gözüm.

Neyse yüzümüzü yıkadık altımızı değiştirdik, koş koş Çağan mutfağa, kahvaltıya, güzelce masamızı  hazırladık, yerken radyo dinlemek istedi oğlum, masamıza kurulduk ohh keyifli kahvaltı. Akşamdan makinaya oğluş'un kreşden verilen nevresimlerini ve birkaç parça kıyafetini koymuştum, onlarda yıkanmış asılmayı bekliyordu. Çağan mutfakta tencere tava oynarken balkonu yıkadım, sepete çıkardığım çamaşırları alıp geldim, Oğluş balkona çıkmak istedi ama ıslak yerlere oturacağını bildiğim için izin vermedim. 

Nanası balkonda çamaşırları asarken oda radyodaki müzikle dans edip oyun oynuyordu. Daha çamaşırların yarısını asmamıştım ki kapıya yapışmış ağlamaya başladı, kıyamam gel hadi balkona deyip elimi kapıya attım ki! başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Oğluş beni balkona kilitlemiş, hızlı bir manevra ile balkondan etrafa bakındım, o saatte kimse yok, sabah'ın sekizi ve pazar günü evde Çağan ve benden başka kimse yok. 

Sakin olmaya çalıştım, Çağan'a kapının kolunu nasıl yukarı itmesi gerektiğini gösterdim, ama olmadı zaten boyu onu yapabilecek kadar uzun değil, öyle bir balkon kapımız var ki, sadece iç kısımda kolu var ve aşağı çevirdiğimiz zaman kilitleniyor. Oğluş muhtemelen, standart kapıları açtığı gibi açıp bana gelmek isterken beni balkona istemeden kapattı. Aşağıdan geçen birine apartman görevlisini çağırmasını söyleyim diye düşündüm, ama ortalıkta kimse yoktu. Ona çilingir çağırmasını söyleyecektim, ama bir süre sonra kapının emniyet kancasının da takılı olduğunu hatırladım. Acaba itfaiye mi çağırtsam diye düşünürken Çağan'ın ağlaması krize dönüştü, kapıya yapışmış beni istiyor, burnu çenesine kadar akmış ağlamaktan, aradaki cam olmasa ellerimiz birbirine dokunuyor olacak vaziyette kafasını cama vurmaya başladı ve ne dediysem durduramadım, onun bu durumunu görünce camı bir şekilde kırmam gerektiğini anladım.

Oğluşu camın önünden uzaklaştırmam gerekiyordu. Bütün kış balıkları balkonda pişirdim ve balkonda camı kırabilecek tek şey küçük piknik tüpümüzdü. Odasına gidip bez getirmesini altını değiştireceğimi söyledim, bunu her zaman yapıyoruz ve kendi bezini getirebiliyor. 2-3 adım gitti ama benim hareketlendiğimi görünce geri döndü, camın önüne oturup daha sakin burada onu beklediğimi odasından bez getirmesi gerektiğini söyledim ama bir geri iki ileri gitmedi. O anda balkona bakan odanın camını kırabileceğim aklıma geldi ve hiç tereddüt etmeden tüpü aldım ve vurdum, cam çatlamadı bile, daha kuvvetli vurdum vurdum vurdum, bu esnada oğluş daha da korktu ama yapabileceğim başka birşey yoktu, Bir ara kıramayacağımı düşünmeye başlamıştım ki! tam saymadım ama 20-25 vuruştan sonra ancak çift camın ikisinide kırabildim.  

Camları temizleyip içeri girdim. O kadar yakın ama o kadar uzak bir yarım saat geçirdik ki! oğluma dokunabildiğim o anı asla unutmayacağım. Ağladık ağladık. Bu arada evimiz 9. katta. 

Bütün gün cam kırıkları temizledim, hala kıyıdan köşeden cam çıkıyor. Odamızdaki perde savaştan çıkmış gibi cam kırıklarından paramparça olmuş. Sakinleştikten sonra düşündümde, perdeyi parçalayan o camlardan bir tanesi bile bana isabet etmedi, ya tüp patlasaydı, bir sürü senaryo, neyseki oğluşta bende iyiyiz.

İlerde bunlar güldüğümüz anılar olarak kalacak biliyorum ama yaşayan bilir. 

Uygun bir zamanda resimleride ekleyeceğim.

Ve işte beklenen resimler;






Sağlıcakla kalın.

2 yorum:

  1. Hiç akla gelmeyecek bişey hakkaten, çok geçmiş olsun. Öpüyorum ikinizi de.

    YanıtlaSil
  2. Çok sağolasın canım,

    Kuzucum, ben camı kırmaya çalışırken çok korkmuş, bir müddet kıramamış olmamın bana yansıttığı streside hissetti herhade, bu hafta birkaçkere uykusundan ağlayarak uyandı ve yanlız uyumak istemedi.

    Hayırlısıyla daha büyük birşey olmadan atlattık çok şükür.

    YanıtlaSil

Yorumunuz en kısa zamanda yayınlanacaktır.
Sevgiler
Nana