19 Nisan 2012 Perşembe

18 Mart Çarşamba Aktivitelerimiz

Bugün postumu gecikmesiz yazmak istedim. Malum benim oğlan gececi çok geç uyuyor ve o uyuyana kadar  tüm enerjimi tüketiyorum. Nasıl olduysa az evvel uyudu. Bu sabah biraz daha erken kalkacağına işaret ediyor ama olsun, zaten sabah'ın 6 sında bizi ayağa kaldırıyor.

Ankara'da yaşayanlar bugün ki havayı gördüler, daha önce hiç böyle birşey görmemiştim. Fırtına o kadar kuvvetliydiki kampüste bazı binaların çatıları uçtu. Ofisimden dışarıya bakarken bir anda koca bir ağaç yere yığıdı. Hacettepe'nin ormalık arazisinde yangın çıktı. Biran daha neler olacak diye düşünmeye başladım. Neyse ki oğluşla sağ salim eve gelebildik.

Eve geldikten sonra oğluşla dolapdan yiyeceğimiz yemekleri çıkardık. Çağan'ı mama sandalyesine oturtup, sofrayı hazırlamaya çalışırken, bir baktım sıpam uyumuş. Onun uyumaya başladığını görünce kuzucuğuma en tazesinde hızlıca bir çorba yapayım dedim. Çorbayı hazırlayıp sofrayı kurduktan sonra oğluşun karnını doyurdum. Tadaaa ilaç zamanı, şu ilaçları içirmek neden bu kadar zor. Gerçekten yemek yedirmesi ayrı enerji, ilaç içirmesi ayrı enerji sarfettiriyor.

İşte oyun zamanı;
Sevgili arkadaşım Bülent, organik köy ürünleri pazarlıyor. Bugün ondan aldığımız cevizleri yerleştirmeye çalışırken oynadığımız oyun çok keyifliydi. Çağan ilk defa pantolonunun cepleri olduğunu farketti, altı tane ceviz alıp, üçünü bir cebine, üçünüde diğer cebine koyduk. Elindeki çılgın mama tabağına sırayla çıkarıp doldurdu. Sonra tekrar sırayla ceplerine doldurdu. Boşalt & Doldur derken epeyce oynadı. Cevizleri toplayıp kaldırdık.

Kutularımızı getirdik bu seferkiler iç içe geçebilen kulplu kutulardı. Hem kulplarından tutarak, hemde haznelerinden kavrayarak iç içe koyabiliyoruz. Tabi her seferinde ödül alkış ve övgülerimizi unutmadık, zaten Çağan unutturmuyor, başarınca hemen başlıyor kendini alkışlamaya. Bu oyunu bitirip kutulara el salladık ve yerlerine koyduk.



Diğer oyunumuz için hazırlık yaptım bu arada oğluş'da break time aldı. Legolarımızdan iki ayrı renkte fakat aynı büyüklükte olanlardan seçtim. İki şeffaf kutu getirip, Çağanla renkleri gruplama oyununa başladık. Kutuların içine önce birer tane farklı renkte lego yerleştirdim. Sonra diğerlerinin arasından rastgele alıp Çağan'a gösterdim ve eline uzatıp, alıp aynısının yanına koymasını söyledim. Tabi bu oyunu ilk defa oynadığımız için arada yanlışları oldu ama her seferinde yardım edip doğru yeri bulmasını sağladım. Bunu üç tur tekrar ettikten sonra bıraktık, zaten çok yorulduğu için uyudu. 





Banada postumu yazacak ve oğluşa yoğurt mayalayacak vakit bıraktı.

Bu arada, yarın size yeni iki keşfimden bahsedeceğim ;)


 


2 yorum:

  1. Canım geçen gün cevizin faydalarıyla ilgili bir yazı okumuştum o yazıda Türkiye de yetiştirilen cevizin organik olduğu ağaçların ilaçlanmadığı yazıyordu ve doğrudur diye düşünüyorum yani en azından bizim memlekette yetiştirilenlerden biliyorum ilaç verilmiyor ceviz ağacına yani organik ceviz alacağım diye çok para vermene gerek yok!

    Diğer ürünlerden mesela domates, organik diye satılan domateste sadece çiçek ilacı denilen (domates çiçek açtığında çiçeklerin içine ilaç püskürterek domateslerin aynı boyutta ve daha verimli olması için kullanılan ilaçtır)ilaç kullanılmıyor diğer zirai ilaçlar aynen kullanılıyor bu durumda organikle üzerinde arı amblemi olanı arasında fark kalmıyor arı amblemi olanda da çiçek ilacı yok çünkü ilacın yapacağı işi arı yapıyor.
    Arı kullanmayan ilaç verme eziyetine katlanan çiftçiyide anlamış değilim çünkü her açan çiçeği açar açmaz ilaçlamak bu işi 2-3 gün arayla yapmak gerçekten zahmetli bir iş bilirim :)

    Umarım günün birinde bahçeli bir evimiz olurda bahçesinde yiyeceğimiz sebzeyi kendimiz yetiştiririz.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeliş'im, aslında çok para vermedim, arkadaş çeşitli illerdeki tanıdıklarından erzak temin ediyor. Mesela Aydın'dan incir geldi, Manavgattan Susam, Çörek otu ve Tahin gelmiş, Cevizi nerden getirttiğini hatırlamıyorum. Getirtmişken fazla istiyor bizde onun bağlantılarından faydalanıyoruz.

      Çağan'ın cevizini, incirini kaysısını Malatya Pazarından alıyordum sürekli çok daha pahalıya mal oluyordu.

      Ama organik konusundaki düşüncelerine katılıyorum, organik diye aldıklarımızın tam anlamıyla organik olmadığınıda düşünüyorum.

      Ama kuru erzakta, organik konusu bir yana, mağaza ve marketlerde uzun süre bozulmadan bekletebilmek için sonradan ilaç yapılıyormuş. En azından üreticiden temin ettiğim ürünlerde o step'e ulaşamadan alabiliyorum.

      Ev dediğin bahçeli olmalı zaten, inşallah o günleride görürüz.

      Sil

Yorumunuz en kısa zamanda yayınlanacaktır.
Sevgiler
Nana